Songül Çiçen
illüstrasyon: Alyssa Nassner
POSTMODERNİZM
“Postmodernizm kavramı 1930’larda Federico de Onis tarafından, modernitenin ötesinde bir atılımı anlatmak için kullanılmıştır. Aynı yazar aynı tarihlerde “ultramodernizm” kelimesini de kullanmışsa da ikincisi tutmamış, ama aynı zamanda postmodernizm yeni anlamlar kazanarak varlığını sürdürmüştür.”(Aydın,2008,s.34)
Kavram yıllarca olumlu ya da olumsuz birtakım nitelendirmeler ve tanımlamalarla değişik biçimlerde kullanılmış, nihayet Jean François Lyotard’ın Postmodern Durum Postmodernizm adlı eseri yayımlanınca, kavrama ait genel bir anlamlandırma sağlanmıştır. Lyotard’ın bu kitapta postmodernizmle ilgili en önemli değerlendirmesi şudur:“Uçsal olanı basitleştirmek amacıyla postmoderni metaanlatılara yönelik inanılmazlık olarak tanımlayacağım. Bu inanılmazlık kuşkusuz bilimlerdeki ilerlemenin ürünüdür. Ancak ilerleme akabinde, bu inanılmazlığı öngörmektedir.” Lyotard(1990,s.6-7) Burada Lyotard’ın artık “inanılmaz” olarak dikkat çektiği durumlardan biri “metaanlatı” ya da “büyükanlatı” adı verilen, aydınlanmayla beraber ortaya çıkan, insanlık için ve onun adına en iyisini öneren, bir dava sunan her tür ideoloji ve düşünce sistemini kapsar. “Büyükanlatılar özünde teleolojik(erekselci) bir dünya tasavvurunu barındırır.Ve düşmana(ötekine ) galebe çalmak esastır.Kıyıcılıkları da buradan gelmektedir.İhtişamları da.Bir yığın savaş ve zulmün de kaynağı olabilecek bu anlayışlardan ikrah edildiği noktada postmodern durumla karşılaşıldı.”(Konyalı,2008,s.368)Postmodernizmde ideali sunma iddiasındaki davalar karşısında bireyin gündelik yaşantısını ele alan “küçükanlatılar” önem kazanır.
Lyotard’ın bir diğer önemli açıklaması kuralsızlık, sunumsallık ve gerçeklik üzerinedir ki bunları şöyle ifade eder: “Postmodern modernin içinde sunulamayanı sunumlamanın kendisinde ileri götüren olacaktır; güzel biçimlerin tesellisini ve elde edilemez olanın nostaljisini paylaşmayı mümkün kılan bir zevk uzlaşımını inkar edecektir; bunlardan hoşlanmak için değil, sunulamayanın güçle bir anlamını veren yeni sunumlamaları araştıracaktır.Postmodern sanatçı ya da yazar, felsefecinin konumundadır.Yazdığı metin ürettiği çalışma ilke olarak daha önceden yerleşmiş kurallar tarafından yönetilemez.”Lyotard(1990,s.97)
Postmodernizme göre, bilimdeki ilerlemeler ve akıl yoluyla bilgiye ya da hakikate ulaşılacağını savunan her tür düşünce anlamını yitirmiştir. Bilimsel gelişmelerin ve ilerlemenin yarattığı hayal kırıklığı kesinlikler yerine belirsizliği, mutlak gerçeklikler yerine göreceliliği getirmiştir. Modern akıl dünyayı savaşlardan geçirmiş, ırkçılık yükselmiş, etnik yıkımlara sebep olmuş; teknolojideki ilerlemeler, toplumlar ve insanlar arasında büyük eşitsizlikler ortaya çıkarmıştır. Bu dengesizlik ve eşitsizlik ortamı; bireyler ve toplumların birbirine beslediği güvenilmezlikle birlikte farklılıklara tahammül edememe refleksini, ötekileştirme anlayışını toplumun her katmanına sızdırmıştır.Bu bağlamda postmodernizm, bu ötekileştirmeye karşı bir özgürlük söyleminin tarafı olur. Diyebiliriz ki modernizmin argümanlarıyla bireyin kendini gerçekleştirme serüveni arasındaki çelişkiler, modern çağ ile insanlığın geldiği nokta arasındaki durumun sorgulanması, postmodernizm adı verilen bir felsefi bakışı doğurmuştur. Bu bakış da tepkisellikten çok eleştirellik içermektir.
TÜRKÇE ŞİİRDE POSTMODERNİZM
Postmodernizm gibi tanımı belirsizlikten mürekkep, yöntemler açısından devinimini sürdüren, çerçevesi çizilmemiş ve sınırı net olmayan bir sanat düşünüşüne göre şair ve şiirleri postmodern kategorilerde değerlendirmek oldukça zor ve iddialı bir tavır olarak görülür ki benim için bu zorluk başlığın kapsamlılığı, yazının kısa olması bakımından çok daha zordur.Bu yazı; akım ve şairlerde yer alan postmodern unsurları, postmodernliği yansıtan özellikleri genel ve dar bir çerçevede ele almak, modern şiir yoluna devam ederken Türkçe şiirde azar azar da olsa beliren postmodernizmi kronolojik bir biçimde çeşitli alıntılarıkullanmak suretiyle genel şiirin postmoderne evrilişini göstermek bağlamında özettir.Niyetimi açık eden sözlerime rağmen tehlikeli sularda yüzdüğümün farkındayım.Zira kavramla ilgili birçok tanımlama ve yöntem tartışmaya açık olduğu gibi kavramın bizimle özdeşleşmediğini düşünen, onu olumsuzlayan birçok eleştirmen vardır.Tabii aynı şey modernizm ya da diğer Batılı eleştiri kuram ve teorileri için de vardı, olacaktır. Talât Sait Halman, Tanzimat’tan bu yana süregelen Batı taklitçiliğinin edebi eleştiriye de sızdığını ifade eder ve Türkçe ürünlerin yabancıların ölçütleriyle kültürümüze uysa da uymasa da zorlaya zorlaya bu kuramlarla değerlendirilmesini eleştirir.Halman(2003,s.455)Halman’ın burada vurguladığı ve karşı çıktığı şey sadece zorlama ve ısrardır. Temelde Batılı kuramların da bilinmesi ve uygulanmasını reddetmez ancak kendimize ait ya da evrensel uygulamaya elverişli kuramlara da ihtiyaç duyulduğunu belirtir. Konumuzla bağlantılı olarak hem modernizme hem postmodernizme bunun “moda”sına kapılan şairlere ve eleştirmenlere yapılan ciddi bir eleştiri de Celal Fedai’ye aittir. “Tekmeden Çok Çifte:Şiir Sanatı, Modernizm ve Postmodernizm Arasında Aşksız İlişkiler” adlı çalışmasında şunları söyler: “Şiir sanatının önce bulanıklaşan sonra giderek karartılan şemaili, modernizm ve postmodernizmle ilişkilendirilerek daha da yüzüne bakılmaz bir çirkinliğe uğramış.Adeta şiir sanatı, şiir sanatı olmaktan çıkmakla şiir sanatı olmuş ve bu da zihinleri modernizme ve postmodernizme maruz kalan yaralı bilinçlerce makbul sayılmış.” Fedai(2008,s.395)
Popülizm ve piyasa beklentisi etkisiyle oluşturulan ürünlerle postmodern ürünleri birbirinden ayırt etmek zor olabilir.Ancak postmodernizmde kullanılan “belirsiz” kavramının birçoğumuzu yanılttığını düşünüyorum..Burada tanım belirsiz değildir, postmodernizmin kendisi belirsizlik olarak var olur.Hilmi Uçan “J.Derrida ve Dil Bağlamında Postmodernizm” adlı çalışmasında ‘Modern ve Postmodern Algılama ve Anlamlandırma’ başlığı altında bu kavramları gayet tutarlı sayılabilecek bir netlikte karşılaştırarak açıklamıştır.Uçan’a göre postmodernizm ilkesizdir, kutsalı yoktur, kaosa ve çözümsüzlüğe dikkat çekiştir, her tür dayatmaya karşı çıkıştır, parçaların ve farklılıkların öne çıkmasıdır, dildeki çok anlamlılığın doruk noktasıdır, metaanlatıların reddidir,bir sancıdır,sürekli ihtiyaç üretildiği için hep muhtaç durumda olan insanın çıkış yolu, bir rahatlama arayışı, bir savrulmadır.Uçan(2008,s.472)Ayrıca hiçbir felsefi düşünüş ya da kuram tanımlaması örneğin, “telefon nedir” gibi açık bir cevaba bağlı bir yapıda değildir.Postmodernizm dönem itibariyle hareketlidir, yöntemleri genişletilmelere tabi olabilir ya da güncellenebilir.Söz konusu edilmesi gereken asıl güçlük; kuram, teori ya da felsefi bakış ismi düşünülmeksizin şiir eleştirisinin aslında kendisindedir.Veysel Çolak “Şiir Eleştirisi Üzerine” adlı yazısında Türk edebiyatında eleştiri disiplinini eleştirirken şunları söyler: “Bir sanat disiplininden söz edebilmek için onun geçmişiyle olan sorunlarını gidermesi, geçmişi tarihselliği içinde açıklayıp kodlayabilmesi gerekir.Dahası geçmişin değerlendirilmesiyle, bu süreçte gösterilen eylemlilikle kendi ilkelerini edinmesi ve sistemleşmeye başlaması beklenir.Türk edebiyatında eleştiri disiplininin böylesine bir gelişimi yok.En çok da şiir eleştirisi için geçerli olmalı bu yargı.Neredeyse ilk insandan bugüne var olan şiirin gösterdiği değişimler, evrilmeler hiçbir zaman günü gününe saptanamamış; şairlerin geleceğin şiiri konusunda bir tasarımda bulunmalarına bir katkısı olmamıştır.” Burda hem son cümleye dikkat çekmek hem şiir eleştirisinin bir adım geride kalışı tespitiyle ilintili olarak postmodern özellikler açısından kaydadeğer görülen Orhan Pamuk’un “Kara Kitap” romanıyla ilgili bir bilgi vermek çarpıcı olacaktır. “Kitap üzerine o kadar çok eleştiri ve değini yazılır ki belki de ilk defa bir kitap üzerine yazılanlar toplanıp kitap olur.”(Narlı,2008,s.314)Veysel Çolak’ın ifade ettiğini roman için konu edersek bu eleştiri bolluğunun geleceğin romanı konusunda romancılara epeyce yardımcı olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
POSTMODERNİZM VE GARİP ŞİİRİ
Postmodern şiirin köklerine baktığımızda Guy Debort’un Dadaizm ve Sürrealizmin modern sanatın sonunu getiren iki akım olduğuna dair değerlendirmesini referans alarak ilerleyebiliriz.(Debord,2012,s.143)En sıkı avangart akımlardan sayılan günümüzde de etkisini sürdüren Dadaizm, Duchamp’ın “ Pisuvar”ı ile Modernizmi olduğu kadar sanatı da sarsmıştır.
Dadaizmin şiirdeki kurucusu ise aynı zamanda performans sanatçısı Tristan Tzara’dır.Tzara’nın, ilk Dadaist performansını on dokuz yaşındayken Cabaret Voltaire sahnesinde melodiler söyleyerek ve şaşırmış seyircilere kâğıt tomarları teslim ederek gerçekleştirdiği düşünülmektedir.Tristan Tzara, şiirlerini gazeteden kesilen sözcükleri bir şapkada karıştırıp rasgele çekerek oluştururdu.(Ataç,2021,70-71)
Dadaizmin etkisinde kalan Sürrealist şairler de modernist yaklaşımlara, geleneksel anlayışlara, kurallara ve ahlaka karşı çıkar.Bilinç yerine bilinç dışına yönelir.Sanatta seçkinciliğe ve ayrıcalığa yer olmadığını söyler,şiir oluşturmada dadacılara benzer teknikler kullanırlar.
Ulaş Bingöl Postmodernizm ve Şiir adlı kitabında, Nuran Özyer ve M.Nuri Parmaksız’ın Batıdaki ilk postmodern şiirin Frank O’Hara’nın yazdığını kabul ettiklerini söyler ki Frank O’Hara sürrealizm tesiri altında bir şair olarak bilinir.Ayrıca Özyer, bu şiirin postmodern kabul edilmesinin sebebini günlük yaşamın,korkularını doğrudan ve somut biçimde yansıtılmasına bağlar.(Bingöl,2021)
Bu Batılı akım ve şiirlerden Türkçe şiire dönersek Garip şiirinin sürrealizmden etkilenme derecesi tartışılır olsa da bu akımla bağının olduğu açıktır.Oktay Rıfat ve Orhan Veli, Andre Breton’un şiir yazma deneyinden etkilenerek “Sürrealist Diyaloglar” adlı bir diyalog-şiir denemesine bile girişmiştir.Garip şiirinin sıradan insanı, gündelik yaşantıları içeriğe yerleştirmesi postmodernin küçükanlatısıyla koşutluk taşır. “Süleyman Efendi” tipinden duyulan rahatsızlık zamanında epey gündem olmuştur. Beşir Ayvazoğlu bu tip için “sadece var olmakla yahut sadece böcek gibi arzu etmekle yetinen” nitelemesini kullanır.Ayvazoğlu(1997,s.95)Asım Bezirci de Orhan Veli’nin basit, küçük, silik insanlara gösterdiği hümanist alakaya değinmekle beraber Montör Sabri şiirini, “Halktan kişilerin, yoksul insanların sınıflı düzenin doğurduğu temel sorunlarını (işsizlik, ücret, sömürü, konut, beslenme,örgütlenme, özgürlük, öğrenim vb.) geriye itip ikide bir içme isteğini öne almak doğru mudur?”diye eleştirerek sorar.Bezirci(1985,s.73)Orhan Veli ise antikahraman özelliği taşıyan bu kişileri antilirik bir üslupla kullanarak kuşkusuz sanatta ideal ya da yüce sayılan anlayış ve kuralları aşındırmayı hedefliyordu.
Garip şiirinin içerikteki bu yeniliği dışında postmodernizmle kesişen yönünü bulmak güçtür. Metinlerarasılığı halk şiiri yoluyla sağladıkları görülse de metinlerarasılığın zaten kalubeladan beri kullanılan bir yöntem olduğu düşünülürse esas meselenin bu yöntemi kullanma amacı olması gerektiği gerçeğiyle karşılaşırız .Hayriye Ünal, Postmodern bir eserin teknikleri diyerek sıralanacak bir bütünden bahsedilemeyeceğini, yöntemlerin postmodern olmayan bir tarihçesi olduğunu, bu açıdan yöntemlerin postmodern bakış açısıyla revize edilmesinden söz etmek gerektiğini dile getirerek ,postmodern yöntemlerin işlendikleri alanda, o alanın modernizme doymuşluğu oranında postmodern çehreye büründüklerini pastiş, kolaj ve parodi tekniklerini bireysel üslup ve özgünlüğe olan inancın yıkılması biçiminde kullanılmasının postmodern sayılabileceğini ifade eder.Ünal(2008,s.288)Yine de garip şiirinin metinlerarasılığa ironiye hizmet eden bir vazife yüklemesi çarpıcıdır.Melih Cevdet’in “Bilmece” ,Orhan Veli’nin “Karanfil” şiirleri buna örnek verilebilir.
POSTMODERNİZM VE BEHÇET NECATİGİL
Behçet Necatigil yaşadığı dönemde ortaya çıkan, Birinci Yeni ve İkinci Yeni gibi iki güçlü akıma dahil olmamış, toplum sorunlarına duyarlı olmayı şairliğin değil insanın yüceliğine yakıştırmış bu nedenle toplumcu gerçekçi şiire de dahil olmamış veya edilmemiştir.Dadaizm veya sürrealizmle beraber akla gelen bir şair de olmayan Behçet Necatigil’in şiirleri hem dadaizmin hem postmodernizmin izlerini taşır.Ali Özgür Özkarcı “Asla Konuşmayacaksın” adlı inceleme kitabında, Behçet Necatigil’i şiirlerini çevirdiği bazı şairlerle benzerliği bağlamında şairin deneysel yönünü değerlendirir.Özkarcı(2016,s.37-51)
Hilmi Yavuz Behçet Necatigil’i incelerken metin merkezli yaklaşılması gerektiğini söyler.Şairin bazı şiirlerini gerek şiir bilgisinin derinliği gerek şairi çok iyi tanıması sebebiyle kanımca en iyi değerlendiren kişi Hilmi Yavuzdur ki “Nilüfer” şiirini yapısökümcülük, “Karışık Tarife” şiirini Açık Yapıt olma gibi postmodernizmle ilişkili olduğunu bildiğimiz araçlarla inceler.Yavuz(2019,s.131-142)“Kırık inceliklerin şairi” olarak tanınan Necatigil sanatındaki inceliklerin içini en marjinal sayılabilecek çizgilerle örer.Belki de deneyselliğini gösterişsiz bir biçimde kullanması,iddiasız tutumu onun şiirlerinde uyguladığı yenilikleri arka plana itmiştir.Ancak günümüzde şiiri en iyi bilen ustalar ve eleştirmenlerin bu minval üzere onunla ilgili inceleme kitapları yazması bu yeniliklerin öneminin de anlaşıldığını gösterir.
Selahattin Özpalabıyıklar “Bir Sözlükte Kitap adları” şiiri için “edebiyatımızdaki ilk buluntu şiirlerden hatta belki de ilki” ifadesini kullanır.Özpalabıyıklar(2021,s.11)
BİR SÖZLÜKTE KİTAP ADLARI
Ararken Aşk-ı Memnu Aşksız İnsanlar
Av Avare Yıllar Ayrı Dünya
Bozgun Bozgunda Bozuk Düzen
Gölge Gölgeler Gölgeleri kullanmak
Havada Bulut –Yok Havadan
(Necatigil,2014,s.295)
Bir diğer buluntu şiir de yazarın ölmeden önceki kanser teşhisi raporundan alıntı sayılan “Bronskopi” şiiridir.Levent Kavas’ın Buluntu Şiir Antolojisinde Türkçe yazılmış, çeviri olmayan tek şiir Necatigil’e ait bu şiirdir.Kavas(1995,s.11)Her buluntu ya da deneysel sıfatını taşıyan şiirin postmodern kabul edilmeyeceğini biliyoruz.Yalnız postmodernizmin metinsellik yönünün, yani günlük hayatın içinden bir nesneyi olduğu gibi sanatın kendisi olarak sunma yönteminin “Bronskopi” şiirinde tam mânasıyla yansıtıldığını görüyoruz.Ayrıca şiirin bir rapordan alıntı olduğu düşünülürse şiir, metinlerarasılığın oldukça gerçekçi bir biçimi olarak okunabilir.
BRONSKOPİ
Genel anestezi altında
Sağ ana bronşa girildi
Kısmen mobil ve normal mukoza
Açık bronş ağızları,segment ve lob
Sekresyon yok,tümöral bir kitleye rastlanmadı
…
(Necatigil,2014,s.482)
Bazısı buluntu şiir özelliği taşıyan Kare şiirleri, somut(görsel) şiir olarak da kabul edilir ki bu şiirler özne parçalanmışlığı ya da yokluğu, metinlerarasılık, anlamda raslantısallık, çoğulluk va da belirsizlikler ve boşluklar, dil oyunları gibi birçok özelliğiyle postmodernizmi yansıtır.Hasan Akay Necatigil’in Kare şiirlerinin günümüz şiirini sarsan bir deneme olan Serkan Işın’ın “Dünyanın En Güzel Dört Dizesi” adlı karekodlu şiirine kaynaklık ettiğini ifade eder.Akay(2016,s.184)
Behçet Necatigil şiirinin içerikte de küçükanlatılara dayanması ondaki en güçlü postmodern ögeyi oluşturur.Necatigil şiirinin postmodern bakışla incelenmesi bir tez ya da bir kitap konusu yapılacak kadar geniş olduğundan bu temel nitelikleri saydım.
İKİNCİ YENİ AKIMI VE SONRASINDA POSTMODERNİZM
Yazının özet ve yüzeysel bazı temel bilgiler içeren niteliğini aşmaması bakımından ve ikinci Yeni ile ilgili bu konuda yazılmış kitaplar olduğunu da gözeterek (Örneğin Zafer Demir’in İkinci Yeni ve Postmodernizm adlı çalışması) ayrıca bu başlığın daha ayrıntılı incelemeleri hak ettiğini bildiğimden başka bir çalışmada ele alınmak üzere bu bölümü kısa tutmak gerektiğini düşünüyorum.İkinci Yeni’den sonraki şiir için de aynı durumun geçerli olduğunu söylemek zorundayım.Hem postmodernizmin etkilerinin yoğunlaşması hem şair sayısının fazlalığı sebebiyle sağlıklı ya da belki adil bir değerlendirme yapılamayacağından bu bölümü kabaca ve kısa alıntılarla sınırlamak uygun olacaktır.
Ali K. Metin “Türk şiirinde Postmodern Yükseltiler” adlı yazısında İlhan Berk’in “Şenlikname”(1972) kitabını postmodernizmin “sunumsallık” nosyonunu içermesinden dolayı postmodern şiirin erken habercisi olarak değerlendirir.Edip Cansever’in de “Trajedyalar” kitabının söylemsel bir merkeze dayanmaması ve tamamlanmamışlık/ucu açıklık nosyonlarına işaret ederek postmodernizmle bağlantılı sayar.
Ali K.Metin yine aynı makalede şairleri üç gruba ayırır.Birinci grup başlığına “Modern Türk şiirindeki gizli postmodernlikler” adını vererek bu gruba şu şairleri dahil eder:İlhan Berk, Edip Cansever ,Behçet Necatigil, Hilmi Yavuz, Enis Batur.İkinci grup şairlere “Postmodern şiirin eşiğindekiler” başlığı altında sayarak şu şairleri sıralar:Ahmet Güntan, Efe Murad, Enis Akın.Üçüncü grup postmodern şiir dairesindekiler başlığında ele alınmıştır.Bu şairlerse Hayriye Ünal ve Serkan Işındır.Metin(2008,s.408)
Ulaş Bingöl Postmodernizm ve Şiir Üzerine adlı çalışmasında Ali K.Metin’in sınıflandırmasını genişletir.Birinci gruba Âsaf Halet Çelebi, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Turgut Uyar,Melih Cevdet(Garip Sonrası), Oktay Rıfat( Garip Sonrası) gibi şairleri ekler.İkinci gruba Küçük İskender, Lale Müldür, Can Yücel, Murat Üstübal, Mehmet Öztek, Burak Deniz gibi isimleri uygun görür.Ayrıca bu gruba daha pek çok ismin eklenebileceğini ancak çoğu şairin popüler tarzla aralarında henüz bir mesafe bulunmadığından akademinin konusu olmadıklarını dile getirir.1980’den sonra şiir yazan veya yazmaya devam eden bazı önemli şairleri şöyle sıralar:Hilmi Yavuz, Enis Batur, Güven Turan, Arif Ay, Haydar Ergülen, Can Yücel, Küçük İskender, Adnan Özer, Ahmet Erhan, İhsan Deniz, Salih Bolat, Vural Bahadır Lale Müldür, Murathan Mungan,Veysel Çolak,Tuğrul Tanyol,Osman Konuk,Cahit Koytak. Bingöl(2021,s.250)Ulaş Bingöl, bu şairlerden Murathan Mungan’ın şiirlerini postmodern unsurlar bağlamında tez konusu olarak incelemiştir.
KAYNAKÇA
Akay, H.(2016).Kare-Deniz,İstanbul:Şule Yayınları
Ataç, O.(2021).On İki Öfkeli Sanatçıyla Dadaizm, İstanbul:Genç Destek Yayınları
Aydın,M.(2008).Postmodernizm ve Eleştirisi,Modernizmden Postmodernizme,Hece Özel Sayısı 138, 139, 140.Ankara, s.34-46.
Ayvazoğlu, B. (1997)Geleneğin Direnişi,İstanbul:Ötüken Neşriyat.
Bezirci, A.(1985)Orhan Veli Şairliği ve Seçme Şiirleri,İstanbul:Can Yayınları.
Bingöl, U. (2021). Postmodernizm ve Şiir Üzerine,İstanbul:Dün Bugün Yarın Yayınları.
Çolak,V.(2003).Şiir Eleştirisi Üzerine,Eleştiri Hece Özel sayısı 77, 78, 79.Ankara, s.469-480.
Debord,G. (2012) Gösteri Toplumu,A.Ekmekçi-O.Taşkent(çev.).İstanbul:Metis Yayınları.
Fedai,C.(2008).Tekmeden Çok Çifte:Şiir Sanatı,Modernizm ve Postmodernizm Arasında Aşksız İlişkiler.Modernizmden Postmodernizme, Hece Özel Sayısı 138, 139, 140.Ankara, s.395-400.
Halman,T.S.(2003).Batılı Eleştiri Kuramlarının Etkisinde Eleştiri Sorunu, Eleştiri Hece Özel Sayısı 77, 78, 79.Ankara, s.454-455.
Kavas, L.(1996).Buluntu Şiir,İstanbul:Altıkırkbeş Yayınları.
Konyalı, B.Ş.(2008).Büyük Anlatılar ve Postmodern Durum,Modernizmden Postmodernizme,Hece Özel Sayısı 138, 139, 140.Ankara,s.368-373.
Lyotard, J.F.(1990).Postmodern Durum,İstanbul:Ara Yayıcılık.
Metin, A.K.(2008).Türk Şiirinde Postmodern Yükseltiler,Modernizmden Postmodernizme Hece Özel sayısı 138, 139, 140.Ankara, s.415-437.
Narlı, M.(2008).Postmodern Romanda Modern Gerçekliğin Yitimi,Modernizmden Postmodernizme Hece Özel Sayısı 138, 139, 140.Ankara, s.311-321.
Necatigil,B.(2014).Şiirler,İstanbul:Yapı Kredi Yayınları.
Özkarcı,A.Ö.(2016).Asla Konuşmayacaksın,İstanbul:Edebi Şeyler.
Örtgen, E.(2018).40 Soruda Postmodern Edebiyat,İstanbul:Ketebe Yayınları.
Özpalabıyıklar, S. (2021). Behçet Necatigil Eski Sokak Seçme Şiirler,İstanbul:Yapı Kredi Yayınları.
Uçan,H.(2008).J.Derrida ve Dil Bağlamında Postmodernizm,Modernizmden Postmodernizme,Hece Özel Sayısı 138,139,140. Ankara, s.467-487.
Ünal,H.(2008).Postmodern Stratejiler ve Yöntem Sorunu Üzerine,Modernizmden Postmodernizme Hece Özel Sayısı 138, 139, 140.Ankara, s.286-296.
Yalçın, M. (—-). Deneysel Edebiyat Antolojisi,İstanbul:Yapı Kredi Yayınları
Yavuz, H. (2019). Behçet Hoca,İstanbul:Everest Yayınları