BAKIR ADASI TARİHİ-ISTORIA INSULAM AERIS

İlhan Durusel

“Mothers of America / let your kids go to the movies”
“Amerikan anaları / salın çocuklarınızı sinemalara”

Frank O’Hara

& Tarihi – Istoria

Çeyizinde avuç içi kadar bir arazi getirmiş diye annemi iğnelerdi babam her fırsatta. El kadar arazi, evlendiklerinde. Babamınsa parmak izi kadar bir arazisi bile yokmuş, bunu da annem söylerdi. Babamız gelecekte doğacak çocukları için üçe ayırmış bu arsayı. Üçoklar, Bozoklar ve Başaklar adını vermiş her bir boya. Üçoklar batıya giderler. Onlar gitmiş. Bozoklar arabayı almış, dağa kaçmış. Dağ yanmış, yanardağ olmuş. Yanardağın ardından güzeller gazel yakar hep, onlar arsanın başında kalmış. Burası demiş bir imparatorluk olsun, bunun bir tarihi olsun, onu ben buraya, şu duvara yazayım, 1900 bilmem kaç yılının filanca ayında Falanca İmparatorluğu burada, bu kızıltaş ile şu murat kuyusu arasında kurulmuş. Bu imparatorluk kurulurken başkaları da başka yerlerde beyliklerini ilan ediyormuş. Kendisi kapıkulu olamayanlar sağa sola, özellikle bana, sancak beyliği vaad ediyormuş. Öyle bir zamanmış.

& Yeri – Locus

Bugün bu arsanın yerinde “kendin pişir kendin ye” gibi bir şey var. Bugün o son akşam yemeğinde hanlar hanı muhtar gruba karşı bir veda konuşması yaptı. Buranın, bu müstakil arsanın en önemli özelliği güneş kavuşurken insanların yaşadığı her şeyi unutup kibar ve ince ama kararlı ve ihtiraslı kişilere dönüşmeleri. En güzel manzara, burda, bu mezarlıktaki manzara, buradaki mezarlığımızda hepimizi bağrına basan bu baba yurdunda… Yolculuğumuz oraya, hepimiz oraya gömüleceğiz bir gün, ne güzel, bu arsa, bu bizim arsamız. Meğer babamız bize imparatorluk olarak bir mezarlık bırakmış. En güzeli tabii dedelerimiz, velilerimiz ve kuşak kuşak, kulaç kulaç öncelere dayanan bir gelenekle hepinizin adına ayrı ayrı birer parsel olması, bu çok önemli, hele aile için özel bir yer olması, herkesin öyle yan yana, alt alta, üst üste serilmesi, kat kat yedi göbek sülale, bunlarin sebebi: baba ve arsa.

& İklimi – Clima

Kar yağıyor, kar yağdığı yeri hatırlıyor. Üstünde bir keşif uçağıyla geziyorum, havadan fotoğraflar çekip jeoloji haritasını çıkartıyorum kendi düşüncelerimin, uzak rüyalarımın,  hayallerimin. Bu jeolojik haritanın içinde en çok hoşuma giden yerleri işaretliyorum. Göller bölgesinde bir arkaik göl var, lise tarih ikide geçiyor. Gölün valisi var, küfürbaz, adı Vural, buraya nasıl geldiğini, nereden geldiğini biliyorum, küçücük bir çocukmuş o, Vural burada, ablası da burda, senin olsun o göl demişler, biz yeryüzünü değiştirmeyi değil, ehlileştirmeyi de değil, bu dünya yüzünde lise dans partisi gibi yaşamaya geldik, dünyaya bu yüzden geldiğini anlatıyoruz Vural’a. Gölün ortasında bir ada var, adanın ortasında bir kuyu, bu kuyuya bir merdivenle iniliyor, dibinde bir mermer kapı var, bu kapıya üç kere vur, üç kere vurduktan sonra kapı açılacak, açılır açılmaz gir ve kapıyı arkadan kapat.

& Tarih Atlası – Istoria Atlas

Evcilleşmiş, ehlileşmiş bir yurdun, bir toprağın haritası bu benim düşüncelerim duygularım. Rüyalarımın yurdu. Burdan bir sinyal gönderiyorum yeryüzüne, bir radar benim yurdum, ve sonarlarla, ses dalgalarıyla köklere ulaşıyorum, yer altlarına, deniz altlarına, altlara, altlara, altlara ta en alttaki bakır damarlarına. Burası o arsanın tam ortası, burası bize bırakılan, hepimiz için, üçer ağaç dikilmiş bize, hepimizin bu üç turunç, bu üç turuncun üç tane meyve verdiği arsa burası, bizim arsamız burası, imparatorluk bizim, kasaba, belde, şimdi buraya belediyelik istiyoruz, şimdi buraya tarih gelsin istiyoruz, şimdi diyoruz eyalet olmalı artık, şimdi biz başkentiz, bir bayrak kanlı-zeytinyağlı, başkent, başkent taşlı kent, sana geldik aç kapılarını, haritalar çıkar bize, ser önümüze, adımızı yazalım arsaların üzerine, bir sana- bir bana, haritalar çıkar bize, imparatorluğumuz buradan başlıyor diyelim, başkent bakırkent kaygan duvarlarında sinekler gibi yürüyüp seyrettik yükselişini, “bakırkent, senin için gelecekler bir gün, unutma!” Babam haritaya bakıyor, baba diyorum, burası bizim imparatorluğumuz, burası senin arsanla başladı, işte sınırları buraya kadar ulaştırdık, sıcak denizlere indik, yerleri kazdık bakır çıkardık, altın gömdük, kutsal sular dökündük, arındık günahlardan, gurur duy bizimle. “Buraya nazar değmiş, bak buraya, buraya bak” diyor babam. Gösterdiği yerde Balkan isyanları başlıyor hemen.

& Açıkhava Tiyatrosu – Aperta-caeli Theatrum

Gölün ortasındaki adada iki halk yaşıyor. İkisi de bize akraba. Gölün ortasındaki adayı ikiye böldüm. Gölün ortasındaki adayı ben de ikiye bölüştüreceğim, gölün ortasındaki ada bölünmüş bir bütün. Böyle bölünmüş haliyle çok daha adil görünüyor ada. Böyle iki parça ada. Böyle kurtardık adayı paramparça olmaktan, iki parça ada diyoruz, tam bütün.  Bir sinema açtık adanın ortasına. Adanın ortası sinema. Orta yeri, bak tam şurada. Orda en hüzünlü, en acıklı filmleri oynattık, sinemayı ortadan ikiye böldük, iki tarafında kendi hikayelerine hüngür hüngür ağlayan halklar, böyle böyle alıştılar kendi hikayelerinin trajedisine, böyle alıştılar ayrılıklarına, böyle alıştırdık onları birleşmenin bir daha mümkün olmadığına.

Zülüflü melekler şehri, uzun saçlı hacıdakis, hacı amcalar vardı iki tarafta da, zülüfleri uzun, zülüfleri simsiyah kıvrım kıvrım yanaklarında.

Kızlar, kübralar, sesi en güzeller hep en uzak köylerde. Kendisi ve sesi en güzeller dağ başlarında. Niye? Onları böyle sadece uzaktan duyuyoruz, niye? Onların şarkılarına böyle alışıyoruz. Sesi gürler en güzeller, inin aşağıya, ovaya, kordona, limana, kıyılara. Hepsinin ağzı taze soğan kokuyor. Hepsinde maydanoz. Hepsinde dereotu kokusu. Uçarı. Hepsi de aynı oğlana/kadına aşık, perdede, hepsi de aynı oğlana/kadına aşık sinemada, hepsi de öbür taraftakilere bakıyor yan gözle, hepsi de yan bakanın canını yakarım, bu arsayı yıkarım diyor.

& Bayrağı – Vexillum Eius

Eve dönüyoruz, herkes o şarkıda bir söz olmuş. Gerisini unutmuş. Eve dönüyoruz, dedemiz komşu ülke televizyonu seyrediyor. Eve dönüyoruz televizyonda baba görünümlü biri. Dedemiz “hepinizin esas babası” bu diyor. Dedemiz iki bayrağa selam, satrap gibi koltuğunda oturuyor, selam veriyor, selam alıyor. Dedemiz iki bayrağa selam duruyor, dedemiz hudutta asker, dedemiz serhat türküleri söylüyor, yurttaşlık bilgileri ezberliyor, dedemiz iki bayrağa selam duruyor.

& Sonu ve Geleceği – Et in Fine Futura