Aklın Geçmiş Bilgisi: Tebeşir Bahçesi
Her çağda aklın yapıp ettiklerinin peşine düşen insan, hafızasını kazırken bulduklarını ya olduğu gibi kabul eder ya da tarihin babası Heredot gibi, söz konusu kendi ülkesi olunca tarafsızlığı bir yana bırakır. Bundan dolayı “elden düşme tarihle oyalanır kişioğlu”.[1] Oysaki güç kurucular, geçmişin yıkıcı yapılarını yeniden kurgulayarak halkın aklını yanlış düşüncelerin karanlığına iter. Bu nedenle aklın “yol haritası[2]” oldukça uzundur. Azınlığı oluşturan kimi “kişioğlu” ya da kişikızı da “elden düşme tarih”i düşüncenin şüphe denizlerinde yüzdürür, zihin fırtınası içinden bambaşka nedenler ve sonuçlarla uğraşır. Yetinmez bulduklarını da yeniden düşünceye yatırır.
Robin George Collingwood’un (1889-1943), dediği gibi, tarihsel bilgi, aklın geçmişte ne yaptığının bilgisiyse elbette ki önemlidir, şimdiki zaman içinde. “çocukluğun terleyen aynasından”[3] bakıldığında hâlâ emperyalistlerin bilinçleriyle işliyorsa dünya düzeni fenadır, görmek yatkınlığı olan için. Bertolt Brecht, Faşizm Üzerine Yazılar yapıtında, “Kötürümleştirilmiş bir us olmalıdır. Ayarlanabilir, durumdan duruma az çok mekanik bir biçimde çoğaltılıp azaltılabilecek bir us olmalıdır. Uzun ve hızlı koşabilmeli, ama her an ıslıkla geri çağırma, kendine saldırma, kendini yok etme yeteneği olmalıdır.”[4]der. Şair Gökhan Arslan’ın İthaki Yayınlarından çıkan, Tebeşir Bahçesi isimli yeni şiir kitabında doğduğu günü dikkate alarak, geçmişi ve kendisinin içinde bulunduğu tarihsel durumların örtüsünü, eleştirel bir bakışla yeniden açar. Üç bölümden oluşur kitap: “yurtsuzun yurdu”, “tembel deliği” ve “ankalar ülkesi”.
Arslan, aklın yol haritasında, İngiltere/Folkstone’a şehrine uğrar, “saatli maarif takvimi” şiirinde. Kolonileştirme sevdalısı bir ülkenin, öldürdüğü, yersiz yurtsuz bıraktığı halkların acısının yükünü kaldıramayan, beyazı kirlenmiş Tebişir Tepeleri’ne boşuna sıçratmaz okurun zihni. “1947’de İngiltere Pakistan’a bağımsızlığını verdi/ ama dünyanın 46 yıl daha beklemesi gerekti tam bağımsız olması için”
Azınlığa düşürülen ya da kolonileştirilen halkların bilgi ve kültürünü aşağı gören modern dünyanın güç kurucuları, asimilasyon politikalarını her çağda yürürlüğe koyarlar. Amaç; tek dil, tek kültür, tek millet, tek devlet… Ama en önemlisi dünyanın süper gücü olmaktır… Bu nedenle dünya üzerinden savaşlar hiç eksik olmaz. İnsanın değeri de olsa olsa o tek gücün elinde ancak bir eşya kadardır. Elbette ki o eşya, akılla bilenerek gücün gelişimine hizmet etmelidir. Okulların amacı da aklın duracağı yeri göstermek içindir. “Savaşın korkunç olması için ellerinden geleni yapmalı, ama savaş ya da barış için alınacak kararı, açıkça kendilerinden daha az us sahibi kişilere bırakmalıdırlar.”[5]
Arslan, “saatli maarif takvimi” şiirinde, savaşı, sömürüsü, ötekisi, şimdikisi, dil ve kültür asimilesi eksik olmayan tarihsel yolculuğunda, ikinci şahıs sesiyle seslenir, kendi ben’ine, “ne kadar çok savaş ve kavga gördün tarih boyunca/ bütün savaş meydanlarında dolaştırmalı seni/ askerlerin miğferleri birer saksıya dönüşsün diye”.
Gökhan Arslan
Şair, ülkemizin kan kırmızı dönemi, OHAL bölgelerini de işaret eder. OHAL dönemi şimdiki zamanda kalkmıştır ancak, şiddet unsurlarının haklılık nedenleri yeniden kurgulanarak devam etmektedir. Ayrıştırılan halkların uğradığı katliamların yanı sıra anadilde eğitim hakkı meselesine varan birçok sorun gücün elinde bir kargaşaya dönüştürülmüştür. Halkın seçtiği vekillerin vekillikleri düşürülmüş, partileri kapatılsın diye adımlar atılarak yeni yapay gerçeklik üretmiştir. Jean Baudrillard, “Oysa simülasyon çok daha tehlikeli bir şeydir, çünkü hep nesnenin ötesine geçmeye ve yasal düzenin aslında simülasyondan başka bir şey olamayacağını anlatmaya çalışmaktadır.”[6] der. Bu nedenle güç kurucu, bir gerçeklik olarak algılatmak istediği görünümlere ve sözlere sıkça başvurur hatta, “biz daha iyisini yaptık”[7] diyerek kendini alkışlatır.
“ertesi yıl, edip sermet demirci, SHP genel merkezinde/ kürtçe konuşulduğu gerekçesiyle gözaltına alındı/ bilselerdi seni de alırlardı kuşkusuz/ doğayla anlaşmak için başka bir dil kullandığını/… 1987’de bitlis, muş ve adıyaman OHAL valiliğine bağlandı/ içlerinden biri sen ilk çığlığını atınca indirdi ellerini yüzünden”.[8] Kolonileştirme karşıtı kurtuluş hareketlerine esin olan, Frantz Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri kitabını da boşuna anımsatmaz Arslan ,“kanona karşı fanon” şiiriyle. “devlet eliyle yangına alıştırılan bir kuşağın çocuklarıydık.”
Arslan’ın Tebeşir Bahçesi, tarihsel aklın şimdiki zamanda nasıl da simüle edildiğini arka planda gösterir. Belki de dünyada yaşanan şiddetin boyutlarını görmek için Tebeşir Tepeleri’nin neden karardığını yeniden sorgulamalıyız. Çünkü, güç kurucu, ıslık çaldığında kendisine koşup hazır olda duramayanları, eleştirenleri, barış ve adalet isteyenleri anında imha edip etrafını tebeşirle çizdiği, “faili meşhur cinayetler”lerine devam edecektir. Tüm bu olaylar yaşanırken bazılarının payına utanç, bazılarının da sessizlik düşecektir… “tebeşirle çizince etrafını yerde yatan ölünün/ tedirgin bir güvercin resmi çıktı ortaya”[9]
Sessizlik de iktidarlar tarafından bahşedilmiştir. “Dünya sessiz yığınların umurunda bile değil. Yeter ki akşam terliklerini giyip çenesini açabilsin. Hiç merak etmeyin sessiz yığın çenesini kapatmışsa, onun dediği olur. İyi yaşar, iyi yer ve yeterince çalışır. Şeflerin istediği ise babalık ve yeterince korunmadır.”[10] “ben babamın omzunda tükendim/ babam benim dilimde/ hayatım ondan kalan kırıkları toplamakla geçti”[11]
Aklı dönüştürerek tarih yazdıran güç kurucuların karşısına, her dönemde dirençli ayrık otları çıkacaktır. Arslan’ın toplumsal gerçekçi, otuz beş şiirden oluşan Tebeşir Bahçesi’ni bu nedenle ayrık otları basmıştır: Hrant Dink, Tahir Elçi, Ali İsmail Korkmaz ve daha niceleri…
“hadi, gidip bir azınlık aşısı yaptıralım seninle/ kavmine kara sürülmüş halklar için/ anlamak için asidin ve kükürdün dilinden/ öğrenelim elmayla armudu toplamayı”[12]
23.03.2021/Mutfak
Kaynakça:
[1] a.g.e., s.51 (hükmen mağlup)
[2] Ayhan Bıçak
[3] a.g.e., s.31 (kesintisiz yenilgi)
[4] Faşizm Üzerine Yazılar, Syf: 88 ma-ya yayınları
[5] Faşizm Üzerine Yazılar, Syf: 88
[6] Simülakrlar ve Simülasyon, s.39 Doğu Batı Yayınları
[7] Simülakrlar ve Simülasyon, s.27
[8] a.g.e., s.37 (saatli maarif takvimi)
[9] a.g.e., s. 75
[10] Sessiz Yığınların Gölgesinde, Jean Baudrillard, s.19, Doğu Batı Yayınları
[11] a.e.g., s.23 (başka zaman)
[12] a.g.e., s. 51 (hükmen mağlup)
Tebeşir Bahçesi, Gökhan Arslan, İthaki Yayınları, 2021